4 Ulus

User info

Welcome, Guest! Please login or register.


You are here » 4 Ulus » Depo » Yolun başı


Yolun başı

Posts 1 to 6 of 6

1

Bazı insanlar doğdukları günden beri yazgılarını ararlar, bazıları da yazgılarını bilerek doğarlar. Ardor yazgısından haberdar mıydı bilinmez fakat onda maceracının laneti vardı. Kafasında dünyayı dolaşmak vardı. Sonsuza kadar süren bir gezi. Hava gezginlerinin yaptığı buydu, evet. Fakat Ardor ateş ulusuna mensuptu. Yani pek alışıldık bir durum değildi. Eh bir de kapıda savaş vardı. Toprak ulusu işgal için gelecekti mutlaka. Böyle bir durumda bir gezginin güçlenmesi gerekmez miydi?

Ardor Harbor meydanındaydı. Bir ateş büküme hocası bulmak için buradan daha iyi bir yer yoktu büyük ihtimalle.  Taş kaldırımların üzerinde takırdayan at arabaları, Envai çeşit pazar malının kokusu, Pazarcıların gürültüleri ve duvarlara yapıştırılmış ilanlar.  Her şey çok renkliydi. Meydanın bir köşesinde bir ateş bükücü tiyatral bir biçimde sanatını sergileyip insanlardan para topluyordu. Başka bir köşede bir tellal : Ulu Ateş Bükücü Üstat Masol'un okuluna gelin ve gerçek ateş bükmeyi görün! diye bağırıyordu. Yanına gelen başka bir tellal ise HAYIR! Ateşin gerçek efendisi Yüce Zigeng'in okuluna gelin! İçinizdeki öfkeyi saf ateşe dönüştürün! diye bağırmıştı. Ardından ilk tellal daha yüksek sesle kendi efendisinin reklamını yapmıştı. Bu da kavgayı tetiklemişti. Birbirine ateş topları atan tellallar pazarı karıştırmıştı. İnsanlar kaçışırken pazar tutuşmaya başlamıştı. Bölgeye dahil olan askerler olayı yatıştırıp onları götürse de pazarı söndürmek o kadar kolay olmamıştı. İyi ki pazarın çoğu ekipmanı tahtadan değil de taştan yapılmıştı.

Ardor bütün bu olanları sabit bir şekilde izlerken rüzgar suratının ortasına bir ilan yapıştırmıştı.

Ember Adasını mı merak ediyorsunuz?
Pürüzsüz sahili, sarı kumları, pırıl pırıl denizi ve muhteşem bir güneşi hak etmediniz mi?
Neden bizimle beraber 2 gün sürecek bir tatile çıkmıyorsunuz?

( Tur ücreti 3 gümüştür, ne yer içerseniz kendiniz karşılarsınız.)

JuanWi Seyahat Acentesi

Sahi o buraya ne için gelmişti ki?

Code:
Out: Pasiflik 48 saattir.

2

Yolun başındaydım. Maceramın ortaları ya da sonu olabilirdi kolaylıkla. Yirmi yaşıma basmıştım bile. Uzun sıkıcı maceramın tek özel yanı aldığım kılıç eğitimiydi. Öfkeme teslim olmamayı ve gerekeni yapmayı orada öğrenmiştim. Yapmam gereken neydi sahi? Savaşmak mı? Evet. Ama annem babam gibi cephede bir hiç için ölmek değil. Ulusumuzun kurtuluşu için mutlak savaşımı vermeliydim. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım. Bu yüzden çıktım bu yolculuğa. İlk hedefim Binbaşı Xi Ho’yu bulmak. Ateş bükme eğitimimi tamamlamak için Kralın bir numaralı destekçisinden daha iyi birini bulmam mümkün değil.

Kasvetli taş sokaklarında yürüyordum başkentin. Pazar yerinin yanından geçerken okullarına öğrenci toplamak için bağıran insanları gördüm. Bunlardan öğrendiğim bükme hareketleriyle yapabileceğim şey ancak sirk gösterisi olurdu. Ben daha pazardan çıkamazken üç çığırtkan kavgaya tutuşmuştu. Kavga dindirilene kadar Pazar yeri ateş topuna dönmüş, söndürme çalışmaları başlamıştı. Yapıların taş olması iyi bir şeydi. Ateş Ulusunda bu normaldi tabi ki. Her zaman birkaç manyak ateşle oynadığı için tüm adayı küle çevirebilirdi yoksa. Dönüp yürümeye başlamıştım ki yüzüme bir ilan yapışmıştı. Ember adası ha? Sahilde voleybol oynamak için zamanım yok. Kumdan kale yapan insanları görmekse beni sinirlendirebilirdi. Bu yüzden yoluma devam etmeliydim. Roku adasına gidip ipuçlarını değerlendirecektim. Yürümeye devam ettim…

3

Ardor Roku adasına gitmek istiyordu. Orada dolaşan efsanevi binbaşı Xi Ho'yu arayacaktı. Eh ateş bükücülükte oldukça iyi bir usta olmasının yanı sıra ordusundakiler onun çok da iyi bir eğitimci olduğundan bahsederdi. Ardor'un hedefi kendi açısından oldukça iyiydi. Fakat Ardor Roku adasına nasıl gidecekti ki? Bu konunun üzerinde çok düşünmediği belliydi. Sonuçta adadan adaya yürüyemezdi. Bir şekilde deniz yolunu kullanacaktı. Acaba direkt Roku adasına giden bir gemi var mıydı? Sonuçta orada sadece bir ateş tapınağı vardı. başka hiç bir şey yoktu. Ne pazarı ne de şehir meydanı.

Ayakları Ardor'u pazarın hemen yanındaki limana götürmüştü. Eskilerin dedikleri gibiydi: Kafan yorgunsa ayakların yolu bilir. Harbor limanı çok büyüktü. Ardor'un gördüğü en büyük yapılardan biriydi. Bir sürü gemi limana girip çıkıyordu. Hamallar malları yükleyip indiriyorlardı. Gezgin tüccarlar mallarını tanıtıyordu. Tam bir karmaşaydı etraf.  O kadar kaos vardı ki Ateş askerleri limanın dört bir yanında kavga çıkmasın diye duruyordu. Bu kadar büyük bir limanda asayişi sağlamak cidden zor olmalıydı.

Su kabilesinden ticaret gemisi göze çarpıyordu.  İnce ve kıvrak yapısıyla buzları geçmesi için tasarlandığı belliydi. Onun hemen yanında da toprak krallığı gemileri vardı. Toprak krallığı çok sevilmiyordu fakat ticaretin siyaseti olmazdı. Hem aktif bir savaş olmadığı için liman kapatılmamıştı. Ve en çok da dikkat çeken hava gezginleriyle. Sarı kıyafetleri içinde  koşuyorlar, inceliyorlar, uçuyorlardı. Tabii doğal olarak bir sürü Ateş Ulusu ticaret ve gezi gemisi de vardı limanda. Kargaşa buraya tamamen hakimdi. Sadece ne aradığını bilen kişiler buradan akıl sağlığını koruyak çıkabilirmiş gibi görünüyordu. Ardor'un hedefi belliydi kafasında fakat bunu nasıl gerçeğe dönüştürecekti?

4

Pasiflik uyarısı 1

5

Pasiflik 2

6

3 ve Dışarı


You are here » 4 Ulus » Depo » Yolun başı